19 Kas 2015

Peripetie


“Yoktur bu yoldan başka bildiğimiz ve yolun daima ileri gideceğine dair düşüncemiz”.
Gizlemek için bitkinliğimi değerli şeyleri arar gibi toprağı kazırken, aslında hiçbir şey aramazken onu buldum. Bana şöyle dedi hep “ileri değil, derine”

Karanlık dipsiz ve sonsuzdu.

Git gide artan böceklere aldırmadan kazıdım. Cam bir zemine ulaştım.
Bir adım daha derine gidebilmek için her şey olabilirdim. Fakat zeminin ardına geçemiyordum. Reddettiğim ne varsa hepsini kabul ettim. Eski şeylerin hepsini silip attım. Bütün o ömrümü verdiklerim, hepsi bir anda değişti.

Evren ap açık oradaydı
Bir görüntüden türemişti.
Artık onu tanımlamam gerekti.
Ona “Peripetie” dedim.

Sarsıldım. Bu tılsım eninde sonunda parlayacaktır.

Sadece bakacağım. Sadece bakacağım. Sadece... Sonra unutacağım…

Ona şefkat gösterdim. Buna ihtiyacı yoktu. Bir sisteme şefkat göstermek ancak benim yapabileceğim bir davranıştı. Bunu anlamsız buldu. Bu tek kelime ile anlamsızdı.

Hepsini yırtılmış kağıt parçalarında bulabilirsin. Evvel zaman olmuştu. Biz seninle çölde yapayalnızdık. Buzdan mağaralara girdik. Sen biliyorsun. Seninle dünyanın en güzel varlığını yaratabilirdik. Mahcubiyetimi düşün..

Bana bir mezar boşluğu emanet etti. Burada bu boşluğu en iyi şekilde boş tutmalıydım. Söz verdiğim gibi sadece bakacaktım ve boşluğu doldurmaya çalışmayacaktım. Boşlukta asılı. Boşluğu sahibine teslim edene kadar boşluk boş kalacak ve ben boşlukta asılı olacaktım. Hepsi değer değişimi. Zamanla dönüşmek diyelim. Görmeni sağlayan bir fener diyelim. Görüş alanını genişleten bir ışık diyelim.
Orayı geniş bir yüzey olarak düşün, karanlık ve derin
Olacak şey mi adım attım ve sonrası big bang

Peripetie mülksüzdür.
Koşulsuzdur.